Marka Tescil Hizmetleri
Marka Lisans Sözleşmesi Nedir?
Marka lisans sözleşmesi, bir marka sahibinin, sahip olduğu markanın belirli bir süre boyunca başka bir kişi veya kuruluş tarafından kullanılmasına izin veren hukuki bir anlaşmadır. Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) Madde 24: Marka hakkı, tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için lisans sözleşmesine konu olabilir. Kanunda da belirtildiği gibi markalar lisanslama yoluyla diğer tarafta markayı kullanma yetkisi verebilir.
Marka lisans anlaşmaları genellikle, lisans veren tarafın (marka sahibi) lisans alan tarafla birlikte bir dizi koşul ve hükümler belirlemesini içerir. Bu koşullar, markanın nasıl kullanılacağı, hangi ürün veya hizmetlerde yer alacağı ve lisans ücretinin ne olacağı gibi konuları kapsar. Ayrıca, marka lisans sözleşmesi, marka kalitesinin korunmasına da önemli katkılarda bulunur; çünkü lisans veren taraf, markanın nasıl temsil edileceğini ve kullanılacağını denetleme hakkına sahiptir.
Marka Lisans Sözleşmesinin Tarafları
Marka lisans sözleşmesi, bir tarafta marka sahibi olan lisans veren ile diğer tarafta markayı kullanma yetkisine sahip olan lisans alan arasında yapılan hukuki bir anlaşmadır. Bu sözleşmenin tarafları, marka sahibi ve lisans alanı olarak iki ana grupta toplanabilir. Her bir tarafın hakları, yükümlülükleri ve sorumlulukları, sözleşmenin içeriğine ve taraflar arasındaki anlaşmaya göre belirlenir.
Marka sahibi, lisans veren olarak adlandırılır. Bu kişi veya kuruluş, belirli bir marka üzerinde yasal haklara sahip olup, bu hakkı başka bir tarafa devretmekte özgürdür. Lisans veren, markanın kullanım koşullarını belirleyebilir, marka ile ilgili standartları ve kalite kontrollerini oluşturabilir. Bunun yanı sıra, lisans verenin marka ile ilgili tazminat talepleri ve lisans süresi sona erdiğinde markanın kullanımının sona erdirilmesi gibi konularda da hakları bulunmaktadır.
Diğer tarafta ise lisans alan yer alır. Lisans alan, lisans verenin markasını belirli bir süre ve belirli koşullarla kullanma yetkisine sahiptir. Lisans alanın, marka kullanımına ilişkin standartlara uyması ve lisans verenin belirlediği şartları yerine getirmesi beklenir. Lisans alan ayrıca, markayı kullanarak elde edilen kazançların bir kısmını lisans verene ödemek durumunda olabilir. Bu ödemeler genellikle satışlar üzerinden alınan bir yüzde veya sabit bir ücret şeklinde olabilir.
Her iki tarafın da hakları ve yükümlülükleri, marka lisans sözleşmesinin kapsamını oluşturarak, markanın doğru bir şekilde kullanılmasını ve marka sahipliğinin korunmasını sağlamaktadır.
Lisans Sözleşmesinin Kısmi Olarak Yapılması
Marka lisans sözleşmeleri, diğer ticari sözleşmelerle birlikte entegre bir şekilde yapılabilir. Bu durum, daha geniş ve kapsamlı bir iş ilişkisinin kurulmasına olanak tanır. Özellikle franchise, dağıtım veya ortaklık anlaşmaları sırasında marka lisansının sözleşmenin bir parçası olarak düzenlenmesi faydalı olabilir. Bu tür bir entegrasyon, her iki tarafın da yükümlülüklerini, haklarını ve sorumluluklarını net bir şekilde belirleyerek potansiyel hukuki sorunları minimize eder.
Lisans sözleşmesinin diğer sözleşmelerle birleştirilmesi, marka sahibine belirli avantajlar sağlayabilir. Örneğin, lisansın başka bir sözleşme içinde bulunması, markanın korunmasını ve kullanılmasını daha etkin bir şekilde denetlemeye olanak tanır. Bu sayede, marka sahibi kendi itibarını ve değerini korurken, lisans alan taraf da belirli koşullar altında markayı kullanma imkanına sahip olur. Diğer sözleşmelerle entegrasyon, ayrıca taraflar arasında daha fazla güven tesis eder ve iş birliğini güçlendirir.
Lisans Sözleşmesinin Sicile Tescili
Marka lisans sözleşmesinin sicile tescili, bu tür sözleşmelerin geçerliliği ve etkinliği açısından kritik bir süreçtir. Lisans sözleşmesi, bir markanın kullanım haklarını başkalarına devretmeyi içermektedir. Bu tür bir sözleşme, tescil edilmediği takdirde, üçüncü şahıslara karşı yeterli koruma sağlamayabilir. Dolayısıyla, gerek marka sahiplerinin haklarının korunması gerekse lisans alan tarafların güvenliği için bu tescilin gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir.
Marka lisans sözleşmesinin tescil süreci, genellikle ilgili marka ofisine başvuru yapılarak başlatılmaktadır. Başvuruda lisans sözleşmesinin detayları ile birlikte, tescil harcı ve gerekli belgelerin sunulması gerekmektedir. Bu belgeler arasında, tarafların kimlik bilgileri, lisansın kapsamı, süresi ve sosyal çevresi gibi unsurlar yer alır. Resmi tescil, anlaşmazlık durumlarında hukuki bir dayanak teşkil ettiği gibi, lisans sözleşmesinin geçerliliğini de pekiştirmektedir.
Marka lisans sözleşmesinin tescili, sadece marka sahibinin haklarını güvence altına almakla kalmaz, aynı zamanda lisans alan kişi ya da kuruluşun da haklarını koruma altına alır. Özellikle, marka kullanılmadığında veya lisans koşullarına uyulmadığında, tescilin varlığı sözleşmeden doğan hakların ihlali durumunda etkili bir çözüm yolu sunar. Böylelikle, üçüncü şahısların herhangi bir iddia veya anlaşmazlık durumunda tescilli lisans sözleşmesinin geçerliliği, önemli bir koruma mekanizması haline gelmektedir.
İnhisari ve İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmeleri
Lisans sözleşmeleri, bir marka veya fikri mülkiyet hakkının başkaları tarafından kullanımını düzenleyen önemli yasal belgelerdir. İki temel lisans türü bulunmaktadır: inhisari ve inhisari olmayan (basit) lisans sözleşmeleri. Bu iki tür, kullandıkları haklar ve sınırlamalar bakımından önemli ölçüde farklılık gösterir.
İnhisari lisans sözleşmesi
Lisans verenin belirlediği ürün veya hizmetleri yalnızca bir alıcıya verme durumudur. Bu tür bir sözleşme ile lisans alan kişi, markayı belirli bir coğrafi bölgede veya sektörde münhasıran kullanma hakkına sahip olur. Dolayısıyla, bu lisans türü, lisans alan için önemli bir avantaj sunar; zira rekabetten uzak bir şekilde marka potansiyelini gerçekleştirebilir. Ancak, inhisari lisansın dezavantajı, lisans verenin başka taraflarla sözleşme yapma yetkisinin kısıtlanmasıdır.
İnhisari olmayan lisans sözleşmesi
Diğer taraftan, inhisari olmayan lisans sözleşmesi, lisans verenin aynı markayı birden fazla lisans alana vermesine olanak tanır. Bu durum, özellikle geniş bir pazar erişimi sağlamak isteyen markalar için son derece yararlıdır. Lisans alanlar, belirli bir kısıtlama olmaksızın aynı markanın kullanımından faydalanabilirler. Ancak, bu tür bir sözleşmenin dezavantajı, lisans alanların daha fazla rekabetle yüzleşmek zorunda kalmasıdır.
Hangi lisans türünün tercih edilmesi gerektiği, çoğunlukla iş hedeflerine ve pazar koşullarına bağlıdır. İnhisari lisans, sınırlı bir pazar payı olan markalar için daha uygunken, inhisari olmayan lisans, genişlemenin hedeflendiği durumlarda daha avantajlı olabilir. Bu yüzden her iki tarafın da bu seçenekleri dikkatlice değerlendirmesi önem taşır.

Marka Lisans Sözleşmesi Örneği
- Marka lisans sözleşmesi, bir marka sahibi ile bu markayı kullanmak isteyen bir taraf (lisans alan) arasında yapılan hukuki bir anlaşmadır. Bu sözleşme, marka sahibinin fikri mülkiyet haklarını korurken, lisans alan tarafa markayı belirli şartlar ve koşullar altında kullanma izni verir. Sözleşmenin temel maddeleri arasında en azından aşağıdaki unsurları içermelidir:
- Tarafların Tanımlanması: Sözleşmenin başında, marka sahibi A Şirketi ve lisans alan B Şirketi açıkça tanımlanmalıdır. Her iki tarafın yasal durumu ve iletişim bilgileri yer almalıdır.
- Markanın Tanımı: Kullanıma izin verilen marka veya markalar açık bir şekilde belirtilmelidir. Özellikle markanın tescilli durumu, ilgili belgelerle desteklenmelidir.
- Kullanım Alanı: Lisans alan tarafın markayı hangi ürünler veya hizmetler üzerinde kullanabileceği net bir biçimde ifade edilmelidir. Bu, olası uyuşmazlıkların önüne geçer.
- Ücret ve Royalti: Marka kullanımı karşılığında B Şirketi’nin A Şirketi’ne ödeyeceği ücretler ve varsa royalty oranları sözleşmede açık bir şekilde belirtilmelidir.
- Sözleşmenin Süresi: Marka lisans sözleşmesinin geçerlilik süresi, uzatma şartları ve revizyon süreçleri önemlidir. Tarafların sözleşme süresince uyacakları koşullar açıkça ifade edilmelidir.
Lisans sözleşmesi, her iki tarafın da haklarını ve yükümlülüklerini net bir şekilde tanımlamak, uzun vadeli iş ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Lisans Sözleşmesinin Sona Ermesi
Marka lisans sözleşmelerinin sona erme koşulları, sözleşmenin önceden belirlenmiş şartlarına veya sözleşmenin süresi dolması, tarafların karşılıklı rızası veya sözleşme ihlali gibi sebeplerle gerçekleşir.
Öncelikle, sözleşmenin süresinin dolması en yaygın sona erme sebeplerinden biridir. Lisans sözleşmeleri genellikle belirli bir süre için yapılır ve bu sürenin sona ermesi durumunda otomatik olarak geçersiz hale gelir. Taraflar, sözleşme tadilatı veya uzatılması hususunda anlaşmaya varmadıkları takdirde, lisans sona ermiş olacaktır. Sürenin dolduğunu takip eden süreçte, tarafların marka kullanımı ile ilgili yükümlülükleri net bir şekilde belirlenmeli ve yeni bir lisans sözleşmesi imzalanma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Bir diğer sebep ise tarafların karşılıklı rızasıdır. Bu durumda, iki taraf da sözleşmenin sona ermesine dair ortak bir karar alarak ilişkiyi sonlandırmayı tercih edebilir. Bu tür bir sona erme, genellikle her iki tarafın da menfaatlerine uygun sonuçlar doğurabilir ve istendiğinde, yenilenen şartlarla yeni bir sözleşme imzalama imkanı sunabilir.
Son olarak, sözleşme ihlali de lisans sözleşmesinin sona ermesine yol açabilecek önemli bir neden olarak karşımıza çıkar. Eğer bir taraf, sözleşme hükümlerine uymuyorsa, diğer taraf, ihlalde bulunan tarafın lisansını iptal etme hakkına sahiptir. Böyle bir durumda, ihlalin niteliği ve etkileri göz önünde bulundurularak, yasal yollara başvurmanın gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir.